Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi TÜREK 2024 yoğun bir katılım ile sektör liderleri ve profesyonelleri bir araya getirdi

TÜREK 2024 YOĞUN ULUSLARARASI KATILIM İLE BAŞLADI

TÜREB(Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği) tarafından 13. kez düzenlenen Türkiye Rüzgâr Enerjisi Kongresi TÜREK 2024, yoğun bir katılım ile sektör liderleri ve profesyonelleri bir araya getirdi. Avrupa başta olmak üzere dünyanın önde gelen rüzgâr enerjisi bölgelerinden uzmanlar, paydaşlar, politika yapıcılar ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşen kongrenin açılışını TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyon Başkanı Mustafa Varank, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan, WindEurope CEO’su  Giles Dickson, TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma Şahin gerçekleştirdi…

DEPOLAMALARI YATIRIMLARLA İLGİLİ SEKTÖR BEKLENTİSİ BÜYÜK

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyon Başkanı Mustafa Varank: “TÜREB’in düzenlediği bu kongre sektörümüz için özel sektörle kamuyu bir araya getirmek açısından gerçekten çok faydalı. Biz Türkiye olarak kendi kendine yetebilen bir ülke olmak için kendi enerjisiyle yoluna devam eden yenilenebilir enerjide kendisine yeten ama aynı zamanda teknolojisini geliştiren bir ülke olmak için bütün kararlılığımızda yolumuza devam edeceğiz. Burada enerji bakanlığımız da, diğer bakanlıklarımız da bizler de mecliste yasama süreçlerimiz de her zaman sanayicimizin ve enerji yatırımcımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Bu manada dün yaptığımız toplantıda gündeme gelen başlıklarla ilgili biz süreçlerin takipçisi olacağız. Dün akşamki başlıklardan en önemlilerinden bir tanesini de yine bu kürsüde sektörün bir talebi olarak enerji bakanlığımızdan, arkadaşlarımıza da bir kere kameraların önünde ifade etmiş olmak için bir kez daha burada dile getirmek istiyorum. Özellikle depolamalı yatırımlarla ilgili şu anda sektörün büyük bir beklentisi var. Eğer biz bu yatırımları gerçekleştirmek istiyorsak, depolamalı yatırımlarla ilgili kararlarımızı verip sektörün önünü açmamız gerekiyor. Burada herkesin depolamalı yatırım yapması mı? Yoksa ihtiyacı olmayan yerlerde bir lisans bedeliyle bu depolamalı yatırımlarını TEİAŞ’a bırakmak mı bir çözüm önerisi olabilir? Bu manada, ben bakanımızla da gerekli görüşmeleri yaparak inşallah sektörün önünü açacak bir çözümü geliştirebileceğimizi inanıyorum.

Yine dün akşam gördüğüm yatırımcılarımızın gözündeki en büyük heyecanlardan bir tanesi de bu bin iki yüz MW’lık YEKA yatırımıydı. Sektör bunun devamını bekliyor inşallah bunun gibi ilan edeceğimiz yeni YEKA’larda, hem Türkiye’nin ihtiyacını karşılamış olacağız hem de yerli katkı payını arttırarak yerli sanayinin, üretimin de önünü açmış olacağız. Türkiye neyi yapması gerektiğini, ne zaman yapması gerektiğini şu anda bilerek yoluna devam ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi enerji komisyonu olarak da biz hükümetimizin emrindeyiz. Yatırımcımızın emrindeyiz, mevzuatla ilgili hangi çalışma yapılması gerekiyorsa sektörün önünü açacak hangi inovatif çözümleri geliştirebileceksek, biz bunu yapmaya devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KAPSAMINDA YILDA 500 TRİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPILMALI

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Dr. Zafer Demircan : “Çok önemli bir dönüm noktasındayız. Dönüm noktası sadece Türkiye için değil global olarak bütün dünya için önemli. Birkaç hafta içinde dünyadaki yetkililer iklim değişikliğini görüşmek üzere Bakü’de toplanacak.. Enerji, iklim değişikliği konusunun en önemli değişeni ve değişkeni. Yapılan çalışmalara göre dünyanın iklim değişikliği problemini çözebilmesi için yaklaşık 2035 yılına kadar 150 trilyon dolarlık yatırım yapması lazım. Bu da yaklaşık yılda 500 trilyon dolarlık bir yatırım anlamına geliyor.

Son geçtiğimiz 2 yıl içerisinde ortalama yaklaşık 1.3 trilyon dolarlık bir yatırımın gerçekleştiği dikkate alındığında global olarak hedeflerin çok uzağında olduğumuzu biliyoruz.

Sadece rüzgar enerjisi özelinde değil, tüm enerji portföyünün önemli bir değişim göstereceğini görebiliyoruz. Bu kapsamda bizi yatayda kesecek konulara da ilgi göstermemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bunlardan bir tanesi “dijitalleşme” yine son zamanlarda enerji ile beraber çok dile getirilen husus. Dijitalleşme şu açıdan çok önemli. Artık yönettiğiniz sistem, hem üretici hem tüketicinin bir arada bulunduğu bir sistem. Talep tarafının katılımının sağlanması gerektiği bir sistem. Bu sistemin büyüyebilmesi mümkün olduğunca dijital olarak otomasyonu da dahil olmak üzere; iletim, dağıtım ve tüketici hayatlarının maksimum şekilde dijitalleştirilmesiyle ilgili olacağını görüyoruz. Özellikle karbon piyasalarında oluşturacağımız azaltım açısından yenilebilir enerji kaynaklarına sağlama konusunda büyük bir avantaj sağlayacağını düşünüyoruz ve önümüzdeki 10 yıl elektrik sektörünün bütün segmentlerinde bütün değer zincirlerinde bir dönüşümü zorlayacak. Bu kapsamında piyasa reformlarımız, kurumların yapılandırılması ve piyasa reformlarımızın da devam edeceğini söylemek istiyorum.

SEKTÖRE ENERJİ ÜZERİNDEN VERDİĞİMİZ DESTEK TUTARI 1.8 MİLYAR DOLAR

Yaklaşık 10 yıl içerisinde Türkiye’de ana ekipman imalatçı sayısı 150,  alt tedarikçi sayısı 350 ve toplam istihdam kapasitesi yaklaşık 50 bine yaklaşan bir imalat sektörü oluştu. Bu sektöre şu ana kadar enerji üzerinden verdiğimiz desteğin toplam tutarı 1.8 milyar dolar ve yaklaşık 380’e yakın firma bu desteği aldı. Elimize yaklaşık 70 bin MW’lık  bir kapasite tahsisi yapılmış proje portföyümüz var. Bunun yaklaşık 34 bin MW’ı depolamalı. Başlangıç noktamızda 69 bin MW’lık bir hazır portföyümüz var. Yatırıma hazır bir şekilde kapasite tahsisi yapılmış, yatırımcının elinde bulunan önemli bir büyüklük. Yatırımcıların bu tahsis edilmiş kapasiteleri bir an önce ilgili ve fiziki olarak yatırıma dönüştürmeleri beklenir. Bu sektörün diğer tüm segmentleri hem aksam imalatı açısından hem de elektrik üretimi açısından bu kapasitelerin en kısa zamanda hızlı bir şekilde yatırıma dönüşmesi gerektiğini biliyoruz. Bu kapasitede ilave olarak 2035 yılına kadar mevcut hedeflerimizi de dört katına  çıkartmak üzere her yıl en az 2 bin MW YEKA ihalesi yapacağız. Türkiye’nin değişik noktalarında hem RES hem de GES olmak üzere yine ihalelerimizde periyodik olarak yaklaşık aynı zamanlara denk getirecek şekilde 2 bin MW’lık YEKA’yı sektörün ilgisine açacağız. Buna ilave olarak 5 bin MW’lık bir denizüstü offshore rüzgar planlamamız lazım.

Bu konuda aynı zamanda Dünya Bankası’yla Bakanlığımız arasında önemli bir çalışmamız var. Deniz üstündeki rüzgar enerjisi potansiyelini bir an evvel elektrik üretim portföyüne katmayı ve bu kapsamda yapılması gereken yatırım öncesi çalışmaları tamamlamak istiyoruz.

Dünya Bankası’yla yapmış olduğumuz proje kapsamında şu anda Marmara, Balıkesir kıyılarında ölçüm ve analiz çalışmalarına başladık. Yakın zamanda diğer offshore  potansiyeli olan bölgelerimizde de ölçüm işlemlerine başlayacağız. 5 bin MW’lık bir portföy oluşturmayı düşünüyoruz. YEKA projelerimizden kısaca bahsetmek istiyorum. Yaklaşık 5 tane rüzgar santralimiz var portföyde. Bu 5 santral de yaklaşık bin iki yüz MW’lık bir güce sahip.  Şartnameler kapsamında yeni bir ihale modelimiz var. Şartnamelerimizle ilgili sektör açısından kolaylaştırıcı ya da olgunlaştırma anlamında katkı sağlama anlamında  çalışacağız” açıklamasında bulundu.

TÜRKİYE’NİN ÜRETTİĞİ RÜZGAR ENERJİSİ VE EKİPMANLARI, AVRUPA’NIN ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNDE KRİTİK BİR ROL OYNAYABİLİR

WindEurope CEO’su Giles Dickson: “Türkiye’nin rüzgar enerjisi alanındaki stratejik hedeflerinin büyük bir başarıya imza attığını görmek oldukça heyecan verici. Özellikle, 2035 yılı itibariyle rüzgar enerjisinin toplam enerji üretiminde yüzde 40’lık bir paya sahip olması gerçekten önemli bir adım. Bu, sadece Türkiye için değil, dünya genelinde sürdürülebilir enerji hedeflerine ulaşılmasında da kritik bir katkı sağlıyor. Türkiye’nin rüzgar enerjisine yaptığı bu yatırımlar, yalnızca iç piyasada değil, aynı zamanda uluslararası alanda da büyük bir rol oynamakta. Türk üreticileri ve 350 alt yüklenici ile kurduğunuz tedarik zinciri, sadece Türkiye içindeki projelerde değil, aynı zamanda uluslararası alanda da önemli bir rekabet avantajı yaratıyor. Türk mühendislerinin ve üreticilerinin katkısıyla kurulan enerji santralleri, yurtdışına da ihraç ediliyor ve bu da Türkiye’nin enerji sektörüne büyük bir katkı sağlıyor. Avrupa, rüzgar enerjisi konusunda önemli fırsatlar sunan bir pazar haline geldi. 18-20 farklı rüzgar enerjisi alanı oluşturuluyor ve bu alandaki artış devam ediyor. Türkiye, Avrupa’nın bu ihtiyacını karşılamak için büyük bir potansiyele sahip. Gelecek yıllarda bu tedarik zincirinin daha da güçlendirilmesi ve Avrupa’ya yapılacak ihracatın artırılması, ülkenizin enerji sektörünün uluslararası düzeydeki rekabet gücünü artıracaktır. Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığını azaltmaya yönelik attığı adımlar, temiz enerji kaynaklarına olan talebi artırıyor. Bu süreçte Türkiye’nin ürettiği rüzgar enerjisi ve ekipmanları, Avrupa’nın enerji dönüşümünde kritik bir rol oynayabilir. İbrahim Bey’in daha önce bahsettiği çalışmalar ve Türkiye’nin rüzgar enerjisine verdiği önem çok değerli. Bu süreçte gösterdiğiniz liderlik ve stratejik vizyon, sadece ülkemiz için değil, küresel enerji piyasasında da takdir edilen bir gelişmedir. Sizlere bu alanda gösterdiğiniz çaba için teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu.

HEDEFLER DOĞRULTUSUNDA ELEKTRİK FATURALARINDA YÜZDE 15 DÜŞÜŞ MÜMKÜN

TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erden: “Hepimizin enerji çalışanları haftası kutlu olsun. Ülkemizin yenilenebilir enerji hedefleri kalkınması ve enerji bağımsızlığı için büyük önem arz eden rüzgar enerjisinin en önemli en büyük ve tek buluşması TÜREK ‘in 13.sünde birlikteyiz. Çok büyük bir global ile teknolojik dönüşüm sürecinin içerisinden geçiyoruz. Hem global hem yerel anlamda bir dönüşümü yaşıyoruz. Bölgesel çalışmalar, ekonomik, rekabet ve artan yıkıcı dönüşüm sektörlerimizi özellikle de rüzgar enerjisi sektörünü derinden etkiledi. Bu noktada geleceğin rüzgarı şekillenirken, sektörümüzle ilgili 4 ana başlığa dikkatinizi çekmek istiyorum.

Bunlardan ilki, özellikle global pazarlarda yaşadığımız ve izlediğimiz büyük uzak Doğu ve batı rekabeti. Geçmiş on yıla ve bugüne baktığınız zaman, 10 yıl önce dünyanın en büyük 10 rüzgar türbin tedarikçisi arasında en ön sıralarda ağırlıklı olarak gördüğümüz batı kaynaklı rüzgar türbini üreticilerinin, bugün 10 yıl sonra uzak doğulu rakipleriyle yoğun bir rekabet içerisinden geçti ve en ön sıraları Uzak Doğulu rüzgar tedarikçilerinin aldığı bambaşka bir resmi karşılıyoruz. 10 yıl önce dünya rüzgar enerjisi pazarının yüzde 55’i batılı tribün tedarikçileri tarafından domine edilirken bugün batılı türbin üreticileri yalnızca yüzde 36’lık bir türbin pazarına hakim durumda.

Mekanik ağırlıklı tribünlerle, işletmelerde yatırım yaparken, önümüzdeki yakın gelecekte otonom özellikleri artmış ve veri merkezi türbinlerle işletilen santrallara sahip olacağız.  Dolayısıyla bu dönüşüm üreticileri, kurul güçleri ve türbinlerin kendisini baştan sona etkiliyor.

Globalde geleceğin rüzgarı şekillenirken biz de TÜREB olarak sektörümüzü uluslararası arenada daha etkin bir konumda temsil etmek için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Üyesi bulunduğumuz WindEurope ve diğer uluslararası kurumların düzenlediği bütün etkinliklerde çok güçlü delegasyonlar ve firma katılımlarıyla yer aldık. İspanya’da, Almanya’da Danimarka’da düzenlenen etkinliklerde yer alıyor. Türkiye bugün rüzgar enerjisinde yaklaşık 13 bin MW kurulu güce ulaşmış. 278 santral işleten toplam 18 milyar dolar yatırımı gerçekleştirmiş gelişmiş bir rüzgar ülkesi. Türkiye’de bu gelişmenin sonucunda doğrudan ve dolaylı 50 binden fazla vatandaşımız rüzgar endüstrisi ana kollarında çalışıyorlar. Sayın Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanımızın açıkladığı 2035’te yenilenebilir enerji strateji planında yer alan 120bin megavatlık yenilenebilir enerji kurulu güç hedefimiz kapsamında biz de Türkiye rüzgar enerjisi sektörü olarak yılda 5 bin MW rüzgar enerjisi yatırımı gerçekleştirmeye talip olduğumuzu buradan sizlere arz etmek istiyorum. Bu hedef inşallah 2035 yılına kadar Türkiye’de devreye alınacak rüzgar yatırımlarının toplam 50 bin MW ulaşmasını, toplam elektrik üretiminin ise yıllık 178 TWh ulaşmasını sağlayacak. Bu yenilenebilir enerjiler üretimiyle önümüzdeki yıllarda ortalama elektrik fiyatlarında yüzde 15’e yakın bir düşüş sağlamamız mümkün.

Öncelikle yatırımların hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlamak üzere, izin süreçlerimizin hızlandırılması, daha sonra bugüne kadar veriyoruz kapasitelerin ötesinde yatırımcılarımızın ve sanayicimizin önünü görebilmesi, bundan sonraki uzun vadeli projeksiyonlarını yapabilmesi için sektöre verilen güçlü kapasite desteğinin düzenli kapasite arzı ile devam etmesi. Ayrıca tahsil edilen bu kapasitelerin şebekeye bağlantısının sağlanabilmesi için iletim ve dağıtım şebekemizin güçlendirilmesi çeşitlendirilmesi. Ayrıca bütün bu yatırımları gerçekleştirme hedefiyle ilerlerken, yatırımcılarımız açısından finansmanı kolaylaştırıcı gelir modelleri ve güvencelerin yatırımcılarımıza sunulması.

En baştaki ihtiyacımıza atfen yakında TBMM’ye sunulması beklenen stratejinin düzenlemesi, sektörümüzün de yatırımların önündeki en önemli ihtiyaçlardan olan izin sorunlarının çözümüne büyük katkı sağlayacaktır. 2035 yılına kadar her yıl 2 bin MW yenilenebilir kapasitesinin tahsis edilerek ihale edilmesi, kapasite arzının düzenli kapasite arzı olarak devamı açısından sektör ihtiyaçlarını karşılayacak önemli bir unsur olacaktır” dedi.