Türkiye’nin de içinde bulunduğu Doğu Avrupa ve Orta Doğu gibi pazarlar gelişmekte olan ülkeler konumunda olduğu için otomasyonda gelişim potansiyelinin de daha fazla olduğu ülkeler. Son beş yılda üreticiler Endüstri 4.0’ın da etkisini hissettirmesiyle otomasyon olmadan rekabette güçlü kalamadıklarını gördü. Bundan sonraki beş yıllık süreçte başarılı olmak isteyen üreticiler ihtiyaçlarını doğru belirlemeli ve dönüşümü iyi planlamalı.
Otomasyonunun öneminin üreticiler tarafından son yıllarda daha çok anlaşıldığı Türkiye’de otomasyonun en ileri seviyede kullanıldığı sektör hızlı tüketim ürünleri üreten sektörler. Buna ek olarak otomotiv ve otomotiv yan sanayi parçaları üreten firmalar, hijyen ve ilaç sektörleri de otomasyonu en ileri seviyede kullanıyor.
Bu sektörler daha çok perakende ürünleri ürettikleri için rekabet ortamları daha dinamik. Dolayısıyla sektörlerinde rekabetçi kalabilmeleri için bu yatırımları daha hızlı ve daha efektif yapmaları gerekiyor. Aksi taktirde ne üretim kapasiteleri talepleri karşılayabilir ne de fiyatta rekabet edebilirler. O yüzden biraz bu sektörlerdeki rakipler birbirini bu yatırımlar konusunda tetiklemiş oluyor. Bir firma yatırım yaptığı zaman rakibinin de çok hızlı bir şekilde o seviyede yatırımlara geçmesi gerekiyor ki o teknolojiyi yakalayarak rekabete devam edebilsin.
Türkiye’de otomasyon sektörünün büyümesi tamamen sanayi endekslerine ve ekonomik büyümeye bağlı. Türkiye’de PMI dediğimiz üretim endeksi 50’nin üzerindeyse yatırım alanı oluşuyor. Üretim artışı sanayi büyümesi olarak adlandırılabiliyor fakat bu üretim artışı bazen sadece yatırım nedeniyle büyümüyor. Yani bu bir fabrika yatırımı sonrasında olan bir büyüme rakamı olmuyor. Üretim kapasite kullanım oranının artması anlamına geliyor. Türkiye’de yüzde 85-90 kapasite kullanımı çok iyi bir ortalamadır. Enerji santralleri çok kritik süreçlere sahiptir ve durmaması gerekir. Örneğin enerji santrallerinde bile yüzde 85 ile yüzde 87 oranı mükemmel bir sonuçtur. Şimdi bu kapasite kullanımının artırılması da endüstri 4.0’dır. Sanayi kapasitesinin büyümesi sadece makine yatırımı olarak değil elinizdeki mevcut fabrikaların daha az durarak ve daha hızlı üretim yaparak aynı alanda daha fazla ürün üretebilmesini sağlamak.
Cep telefonu ilk çıktığında lüks olarak algılanıyordu bugünse…
Türkiye’de son beş yılda otomasyon sektöründe yaşanan en büyük gelişme fikir gelişmesi oldu. Otomasyon teknolojik anlamda zaten gelişiyor. Yani otomasyonu hep seviye 0, 1, 2, 3 olarak konuşurduk. Şu an otomasyon IT ve ERP ile entegre bir hale geldi. Yani daha çok yazılım ile alakalı diyebiliriz. Bulut teknolojileri ve big datanın yorumlanabileceği dashbordların kurulması daha yazılım ağırlıklı gelişmelerin yaşanmasına sebep oldu. İşte bizler de bunu endüstri 4.0 olarak adlandırıyoruz. Endüstri 4.0’ın gelişim aşamasını Türkiye için ise son iki yılı değerlendirdiğimizde bir nevi işin öneminin idraki dönemi yaşadık. Çok ender olarak yüzde 5-6’lık kısım bununla ilgili ciddi bir çalışma yaparak yol haritası çıkardı. Kalan kısım ise hala gözlem aşamasında. Herkes konunun öneminin farkında ama uygulama aşamasında olan üretici sayısı hala çok sınırlı. Ama şunu diyebiliriz geçmiş beş yılda hiç olmazsa otomasyonun üretim süreçlerine ve dolayısıyla şirketin karlılığına etkisi çok daha fazla anlaşıldı. Çünkü eskiden otomasyon teknik adamların kendi kendilerine hayata geçirmek istediği bir lüks olarak algılanıyordu. Cep telefonu ilk çıktığı zaman lüks olarak algılanıyordu ama şimdi yanımızdan bir an olsun ayırdığımızda günlük hayatımızı idare edemez hale geliyoruz. Bunun önemini kullanarak, hayatımızın içine sokarak öğrendik. Geçmiş beş yıllık dönemde de otomasyon olmadan bir şeyleri yoluna koyamadığımızı gördük.
Önümüzdeki beş yılda, rekabet ortamında yer almak isteyen her üreticinin kendi ihtiyacını belirlemesi ve dönüşümü planlaması lazım. Burada konulan hedeflerin ciddi bir analiz gerektiğinin de altını çizmek gerekiyor. Yani finansal düzenleme gibi konuların gerçekçi ve öngörülebilir olması gerekiyor, çünkü bunlar uygulama gerektiren konular. Bu uygulamaları gerçekleştirmek için şirketininiz 5-10 yıllık finansal hedeflerinin bu konseptle birleştirilmesi lazım.