İyi Bir Mühendislik Kariyerinin Önündeki 7 Engel

Çoğumuz geldiğimiz noktada bazı şeyleri artık anımsamıyoruz ancak mesleğimizle ilgili, özellikle mesleğimizin ilk yıllarında, yaşadığımız zorlukları anımsamamak ve onlarla ilgili “acaba şu an ne yapabilirim?” diye düşünmemek; bence mesleği hak ettiği noktaya taşıyacak en büyük dinamiği ortadan kaldırıyor.

Türkiye’de mühendislik dışındaki bazı mesleklere baktığımızda, onların vardığı nokta gerçekten kıskanılacak durumda. Sizce de öyle değil mi? Örneğin hukukçular, tıp doktorları, öğretmenler… Bu meslek gruplarının çok kazandığı ya da kolay iş bulabildiği anlamında bunu söylemiyorum. Bu meslek grupları, onlardan beklenen işi yapmaları dışında, yaşadıkları sorunları ve karşılaştıkları engelleri çözmek için de zamanlarını ayıran ve kafa kafaya veren meslek grupları. Birçok dernek ya da sendika örgütlenmeleriyle, bu örgütlenmeler altında yaptıkları yayıncılıkla seslerini daha çok duyurabilen; deyiş yerindeyse “sosyal” meslek gruplarılar. Hatta bazen öyle ayrıntılı taleplerde bulunuyorlar ki devletten, acaba inşaat mühendisleri ne zaman bu noktaya erişecek diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Tabii ki bu aşağıda yazdığım engelleri kendi gözlemlerime dayanarak yazıyorum. Bunlar hakkında belki de daha kapsamlı ve detaylı araştırmalar mevcuttur, bilemiyorum. Ancak gözlemlediğim kadarıyla, bu engellerle ilgili pek de bir düzelme yok. En azından 10 yıldır. Hatta bazılarının daha da kötüye gittiğini söylemek mümkün. Kendi deneyimlerim, gözlemlerim ve duyumlarımla bu engeller özetle aşağıdaki gibi. Daha fazlası da mevcut olabilir. Buna okudukça siz karar verin.

İlk Engel: Müfredatın Piyasaya Uygunsuzluğu

Bence mühendislik eğitiminin en önemli ayaklarından birisi, mühendislik eğitiminin piyasaya uygun/piyasada uygulanabilir nitelikte olması. Temel bilimler (fizik, kimya, vb.) bunun dışında tutulabilir belki; çünkü onlar daha çok teori ve o eksende yapılan deneylerle ilerliyor. Ancak mühendislik, piyasada uygulamalarda karşılaşılan sorun ve ihtiyaçlar ile bunlara getirilen çözümlerle ilerliyor. Bu da piyasaya her an yeni bilgi ve deneyim kazandırıyor. Şu an inşaat mühendisliğinde piyasanın eriştiği bilgi ve deneyim düzeyi, çoğu konuda üniversitelerin ötesinde diyebilirim. Mühendis adayları piyasaya uygun bir şekilde yetişseler, mesleklerinin ilk 3-5 yılı bildiklerini unutup yerlerine yenilerini koymakla geçmeyecek belki de. Kariyerde büyük bir sorun bu. Bunu üniversite yönetimleri duymalı artık diye düşünüyorum.

İkinci Engel: İnşaat Mühendisliği Fakülte Sayısının Çokluğu

Sayımız çok, kıymetimiz yok… Adı hangi fakülte olursa olsun, hepimiz aynı ünvan ve yetkilerle mezun oluyoruz. Bugün ayda 500-600 TL’ye inşaat mühendisliği diplomasını kiralamak mümkün. Ülkemizdeki ve belki de civar ülkelerdeki yatırımlara paralel bir sayıda büyüyor olmalı bu meslek. Hiç inşaat mühendisi hocası olmayan fakültelerden mezun olan inşaat mühendisleri var, düşünebiliyor musunuz? Ve bunun farkında olan piyasa da, ücretlerini ona göre belirliyor ve çoğu firmanın işine geliyor bu. Tekniker yerine aynı ücretle mühendis çalıştırmayı kim istemez ki? İyi bir ücreti olmayan bir mesleği icra etmek bile zorken, o meslekte kariyer gelişimi sizce de hayal değil mi?

Üçüncü Engel: Piyasa Deneyimi Olmayan Akademisyenler

Bu konuda haksızlık etmek istemiyorum, bazı akademisyenler piyasanın ona kazandırdığı bilgi ve deneyime değer veriyor ve projelerde yer almaya çalışıyorlar. Üstelik buradan iyi gelir elde eden akademisyenler de var. Gelir kısmı bir yana dursun, bence daha fazlasını hak ediyorlar; ancak piyasadan uzak duran çoğu akademisyene nasıl seslenmeliyiz? Mezun olduğunda fark yaratacak, piyasadaki alaylı kimselerce ezilmeyecek bir mühendis hedeflemek bu kadar zor olmamalı. Ders notu/kitabı olarak, günümüzde bile hala daktilo yazması olan, içinde görseller ve örnek vaka (case study) bulunmayan eğitim materyalleri ile nereye varılabilir? Piyasada yıllardır mesleğini icra eden deneyimli mühendislerle birlikte ortak yayınlar hazırlamanın önünde aşamadığımız hangi engeller var?

Dördüncü Engel: Mesleki Örgütsüzlük

Türkiye’de en örgütsüz meslekler, mühendislik grubu meslekleri. Bırakalım dünyayı bir yana, Türkiye’deki diğer meslek gruplarına bile kıyasla mühendislik grubu örgütlenmelerin (dernek, oda, enstitü, vb.) az olduğunu düşünüyorum. Dünya’da aynı ülkede kurulmuş birbirine benzeyen o kadar çok örgütlenme var ve arı gibi çalışıyor ki; şaşırırsınız. İngiltere’dekilere bir bakalım:

  • Association for Consultancy and Engineering (ACE)
  • Chartered Institute of Building (CIoB)
  • Construction Industry Council (CIC)
  • Institute of Civil Engineering Surveyors (ICES)
  • Institution of Civil Engineers (ICE)
  • Institution of Structural Engineers (IStructE)
  • Law Society
  • National Specialist Contractors Council (NSCC)
  • Royal Incorporation of Architects in Scotland (RIAS)
  • Royal Institute of British Architects (RIBA)
  • Royal Institution of Chartered Surveyors (RICS)
  • Society of Construction Arbitrators (SCA)
  • Specialist Engineering Contractors’ Group (SECG)
  • Technology and Construction Court Solicitors Association (TeCSA)

Bu örgütler, değişik adlarda ve çoğu zaman birbirini tanıyan sertifikasyon programları sunuyor; çevrimiçi dersler, konferanslar düzenliyor; yayın çıkarıyor ve onu en uzak kitlelere kadar ulaştırmaya çalışıyor… Hem ülkerinde bir ekonomi döndürüyor hem de mesleki mükemmelliğe katkıda bulunuyorlar. Uluslararası çoğu iş ilanında, bu örgütlerin verdiği sertifikaların adaylarda arandığını görebilirsiniz. Türkiye’de hangi mühendislik örgütlenmesi bu seviyelerde mesleki aktivitede bulunuyor düşünmemiz lazım…

Beşinci Engel: İngilizce

Günümüzde İngilizce bilmemek, bence artık mühendislerin önünde bir engel. Hem ülkemizde çalışırken hem de yurtdışında, yabancılarla temas halinde işler yapmamız isteniyor. O nedenle de İngilizce, kariyerin önüne geçebiliyor. Üniversitelerde İngilizce terminolojinin daha çok işlenmesi bir fayda sağlayabilir ancak mühendis adaylarının kendi finansman koşullarıyla yurtdışında 1-2 sene bir İngilizce eğitim alması kariyerlerinde büyük fark yaratabiliyor. Bunu yapamayan büyük çoğunluk ise, inşaat mühendisliği dışında çalışmak dahil birçok maceranın içinde buluyor kendini.

Altıncı Engel: Vizyonsuz Şirketler

Şirketlerin amacı ayakta kalmaktır. Artık günümüzde şirketin çalışanına duyduğu veya çalışanının şirkete duyduğu “vefa” büyük oranda ortadan kalktığı için de, çalışanlar da şirketler de ne yaparsam yanıma kâr kalır gözüyle bakıyor. Çalışan daha az özverili olmaya, şirketler de çalışana daha az kariyer yatırımı yapmaya başladı. Üstelik bir de vizyonu olmayan yöneticiler kariyerinizle ilgili size engel oluyorsa, gerçekten zor durumdasınız. Belli bir süre böyle çalışabilirsiniz belki ancak mesleki anlamda diğer meslektaşlarınıza göre geride kaldığınızı unutmamalısınız.

Yedinci Engel: Kendimiz

Hedefi olmayan, vizyonu olmayan bir mühendis; en büyük kötülüğü kendisine yapıyor demektedir. “5 yıl sonra nerede olmalıyım?”, “10 yıl sonra nerede olmalıyım?” gibi sorular sizde cevapsız kalıyorsa; zamanın sizi sürüklediği bir yolda ömür boyu mutlu olmayacağınız ve belki de dönüşü olmayan bir yola giriyor olabilirsiniz… İyi bir mühendis olmak için, iyi bir üniversiteden mezun olmak elbette ki önemli ancak tek kıstas değil. Dünyada nice profesyonel kimselerin, lise diploması ile çalıştığını unutmamalıyız. Günümüzde bilgi sunan ve size deneyim de kazandırabilecek o kadar çok uluslararası mesleki örgüt var ki… İçimizdeki en büyük dinamik “bu yaptığım işin uluslararası bir normu olmalı” sorusuna aradığınız cevaptır. Siz bu cevabın peşinde koştukça, gitgide uluslararası bir mühendis profiline ulaştığınızın farkına bile varamayabilirsiniz… Ta ki bir İK uzmanı sizin gibi uluslararası bir profili aradığını söyleyene kadar! Hangi mühendislik ya da bilim dalı olursa olsun; zeka sizi bir yere getiriyor; ondan sonrası disiplinli çalışmanın eseri. 5 yıllık ya da 10 yıllık mesleki, sosyal, finansal planlar yapıp; o planları gerçekten uygulamaya çalışmak gerekiyor. Bu planları biraz bile ıskalasanız, geldiğiniz yer hiç de fena bir yer olmayabilir. Bu gerçekten denemeye değer.

Bir başka yazıda görüşmek dileğiyle. Umarım bu yazıyı okumaya ayırdığınız vakit gerçekten buna değmiştir.

Alıntıdır…

Koray Demir, PMP, CCME