Güneş enerjisi santrali (GES) projelerinin imar ve ruhsat işlemleriyle ilgili idarelerin konudan ne kadar uzak olduğunun bir kanıtı daha ortaya çıktı. Şimdiden herkese hayırlı olsun!
Bu kez olay başkentte geçiyor. Konu, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 14 Nisan 2017 tarih ve 50 sayılı kararı.
Görünen o ki, Belediye yönetimi (Melih Gökçek ve ekibi demek lazım herhalde) bu kararla kendi yetki alanına girmeyen konulara dalmış.
Şimdi bakalım söz konusu karar ne diyor?
– Yenilenebilir üretim tesisi alanları 5 (beş) yıl süreyle devredilemez.
– Bu alanlardan yol ve park için yüzde 20 kesinti yapılır.
– Üretim tesisi 6 (altı) ay içerisinde tamamlanmalı. Yoksa imar izni kendiliğinden iptal olur. Yatırımcı karşı dava da açamaz.
Yukarıdaki hükümleri de içeren kararı okuyunca ortaya çok büyük riskler çıktığını görüyoruz. Acaba ilgili idare bu konuları düşünebiliyor mu? Kısaca bunlara değinmek isterim.
Bildiğimiz gibi GES projelerinin bürokratik süreçleri oldukça uzun ve zorludur. Yatırımcılar projelerini hazırlarken kuracakları güce göre arazi bulur. Bütün hesabını kitabını da ona göre yapar.
Şimdi, yukarıda sözünü ettiğimiz ilgili belediyenin söz konusu kararını böyle bir tesise uyguladığımızı düşünelim. Bakın ne tür sonuçlarla karşılaşırız?
Öncelikle, mevcut araziye göre TEDAŞ onayı alınmış bir GES projesi bu idareden imar alırsa arazisinin yüzde 20’si yol ve park alanına ayrılacaktır. Bu da tesisin en başta öngörülenden yüzde 30 daha düşük bir kurulu güçle inşa edilmesi anlamına gelecektir. Eh, bunun yatırımcı için büyük bir kayıp ve risk anlamına geldiğini söylemeye gerek var mı?
İlgili idarenin aldığı kararlardan biri de GES’in 5 (beş) yıl süreyle devredilememesi şartı. Öncelikle şunu sormak gerekir: Bir belediye herhangi bir ticari işletmenin beş yıl süreyle satılıp satılmamasına hangi hak ya da yetki ile karışıyor? Anayasa ve yasalarda böyle bir hüküm var mı? Buna anlam vermek çok zor ve gerçekten irdelenmeye değer bir hal!
İlgili idarenin söz konusu kararında yer verdiği üçüncü şart da, GES projesinin kurulumunun 6 (altı) ay içerisinde yapılması zorunluluğu. Yukarıda da değinmiştik, bu tür tesislerin kurulum ve kabul aşamaları çok uzun sürüyor.
Ayrıca ve özellikle bu yılın çok özel bir durumu var. Çünkü bu yılın sonunda GES’lere uygulanan iletim bedelleri yükseltiliyor. Bu durum şebeke bağlantı kabulünü alabilmek için santral kurulumlarını hızlandıracağından malzeme tedariki sıkıntısını da beraberinde geliyor.
Bugün siparişini vereceğiniz malzeme için ekipman üreticisi şirketler (ki özellikle panel üreticileri) size aylar sonrasına teslim günü veriyor. Sonuç olarak belediyenin kararı da bunun üzerine gelince, iş gerçekten işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Ayrıca en can alıcı noktalardan biri de yine bu idarenin zamanında santralin kurulamaması durumunda dava açılamaması ibaresinin yer alması… Neresinden baksanız tutarsızlık, neresinden baksanız bilinçsizce hazırlanmış bir kararlar silsilesi…
Sonuç olarak her zaman belirttiğimiz gibi bu belediyelerle bu işler yürümeyecek. Alınan kararlara baktığımızda tamamen piyasadan uzak, kanun ve yönetmelikten habersiz, tamamen kafasına göre iş yapan bir anlayışla karşı karşıyayız.
Bugün için bunları da gördük diyebileceğimiz kararlar bunlar… Yarın öbür gün daha nelerle karşılaşacağız kim bilir?
Bütün bunları topladığımızda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın duruma derhal el koyması lazım. Tüm kanunların ve yönetmeliklerin tek bir merkezden ve standart bir şekilde çıkması gerekiyor. Böylelikle herkes ne yapacağını bilir.
Yoksa bu çarpık kararlardan sonra ülkemiz için son derece önemli olan yeşil enerji yatırımlarını cazip kılmak çok daha zor olur. Çünkü böyle giderse ilgili idareler sayesinde yenilenebilir enerji santralleri artık hayal olacak gibi görünüyor.
Güneşiniz çok, bürokrasiniz az olsun…
Hasan Yiğit – Enerji Günlüğü